Günaydın.
Herkese mutlu sabahlar diliyorum!
Bir ay kadar önce mail kutuma düşen bir mail ile yazmaya karar verdiğim bu yazı, benim gibi, sevgili Pınar gibi lohusa bunalımı yaşayanlara bir nebze içini dökmek adına vesile olsun istiyorum. Hep " ayy aman ne güzel anneyim!" olamıyor maalesef. Bide bu madalyonun diğer tarafına bakalım isterim. Çünkü her kadın tek gün bile olsa bu bunalımı mutlaka yaşıyor değil mi?
Sevgili takipçim bir gün bana uzunca bir mail atmış. sabah uyandığımda görmüş ve tam da içimden geçenleri yazdığı için kendisine teşekkür etmek hatta bu maili olduğu gibi blogumda yayınlamak için kendisinden izin istedim. Sağolsun. Elbette dedi!
Şöyle der ki kendisi,
velasıl durum bu!
Hepiniz yaşadınız mı?
Ben evet! Hatta bazen hala diyebilirim.
Tek başına çocuk büyüten aynı süreçte çalışan işlerini yetiştirmeye çalışırken, mesai yapan saat dokuzlar eve anca gelen baba, sürekli ilgi-oyun bekleyen bir bebek, yemek - temizlik derken kendimi unutuyorum. Hafta da bir gün belki iki dışarı çıkan, emzirdiği için sürekli acıkma haliyle boğuşan, tv de tüm dzileri gündüz kuşaklarını ezbere alan, banyo yapmaya bile fırsat vermeyen anneci bebek daha neler sayabilirim...
Sanki hep böyle geçecek gibi. Bundan sonra tüm hayatım bitmiş gibi!
Ha ama zamanı geri alıp, bebeğinden vazgeç deseler, geçmem. o ayrı!
Öyle de bi manyaklık şu annelik!
Geçicek demeyin, örneklerinizle gelin. Sakinleşmeye, teselliye ihtiyacımız var hepimizin. Deneyimli anneler yada yeni anneler sizden yorum bekliyor olacağız. Hem ben, hem bana mail atan Pınar ve niceleri gibi...!
Sizde durumlar nasıl?
RENKLİ GÜNLER ^_^
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder